Yazar Rumuzu: luna8996
Eser Sıra Numarası: 27022023eser05
Hakikatim Gölgelermiş de Ben Bilmezmişim
Gölgelerim varmış.
Onları ölümden sayarmışım. Yine de bağrıma basarmışım.
Pinhan geçerlerde başucumda, varoluşumun en çaresiz vaktinde, yalnızlığımın hudutlarında yanı başımda uçuşurlarmış. Kirpiklerimin uçlarına karanlıkları yağarmış. Gecelerin birinde ayı ışığı yağarken şu küçük barakama, onlar yıldız tozlarıyla yıkanır, geceye karışırlarmış.
İnkisarlardaymışım.
Uyuyuşlarıma dokunurlarmış, ağlayışlarıma… Kimi zaman ölüşlerime ve bu diyarlardan gidişlerime... Bileklerime sarılırlarmış da bırakmazlarmış ki gideyim. Hakikati onlardan bilirmişim, gitmezmişim de ölürmüşüm penceremin kenarında… Güne hasret… Kimsecikler bilmez, kimseler işitmezmiş ölüşlerimi. Gidemeyişlerimi… Perdelerimi de kapatırlarmış ölüşlerimin ardından. Hakikati gömerlermiş duvarlarımın ardında. Ve ben bu duvarların ardına hiç çıkmazmışım. Bu barakayı mahzen bilirmişim de gölgelerimi bırakıp gidemezmişim.
Birer birer dokunurlarmış ruhuma, parmaklarını uzatırlarmış. Canım yanarmış, kalbim acırmış. Bir kalbim var mıymış? Öldürürlermiş beni oysaki severmişim onları; gölgelerimi.
Şiirlerime de dokunurlarmış. Nefesleri kor karası mürekkepler misali dökülürmüş sarı saman kâğıtlarıma. Susarmışım. Ağlarmışım. Ağlayışlarıma yağmurlar karışırmış. Güz yeli pencerelerimin ardındaki uzun, dar patikayı gözeten karlı ladinlere fısıldarmış da benimle konuşmazmış. Yalnızlığımı dost bilirmişim.
Yalnızlığımın ve hakikatin esiriymişim ben.
Benim hakikatim şu duvarlar arasında, başucumdaki gölgelerimmiş, beni zalimce öldürürlermiş.
Sahi, bu kaçıncı ölüşümmüş? Ölü naaşım kimlerin elindeymiş, oysa ben toprağı dahi bilmezken ölüşlerimle dokunurmuşum kuru toprağa.
Bilmezlermiş, ah, bilmezlermiş hakikati duvarların ardındakiler. Ve ölmezlermiş de olur olmadık vakitlerde. Ben… Ölümü de hakikatten varsaymışım. Ölüşlerimi gölgelerimden değil, güzden bilmişim.
Güz hiç uğramazmış bu diyarlara.
Bugün, gölgelerim uyanmadan henüz… Penceremin ardına bakmışım, o uzak diyarlara. Ve hudutlar bulutlardan uzakmış, bilmezmişim ben. Zakkum çiçekleri açmış dallarında… Ve ben tüm çiçekleri papatya bilirmişim. Ardından bir yel almış dudaklarımın arasından şiirlerimi, ıhlamur ağaçlarına söylemiş dizlerimi. Ve ben yaşamışım.
Ağlamışım sessizce işitmesin diye gölgelerim.
Bir ince ceket alıp omuzlarıma kapımı aralamışım. Gidememişim.
Varmamış ayaklarım hakikatlerimden ayrılmaya.
Ve ben son defa orada yaşamışım, penceremi kenarında henüz perdelerim açıkken, gün doğarken.
Ölüşlerimi güz yeline adamışım.
Gölgelerim henüz uyanmadan…