Yazar Rumuzu: deha1229
Eser Sıra Numarası: 20032023eser04
FİKİR MEZARLIĞI
Fikir, insanı var eden bir kavramdır. İnsanoğlunun varlığının özünde düşünmek vardır. Düşünmek, insanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özelliktir. Öyle ki bizleri var eden fikirlerimizdir. “Düşünce özgürlüğünden yoksun olmak, düşündüğünü söylememek değil hiç düşünmemiş olmaktır.” diyor Jean Paul Sartre. Bu özelliğimizi daimi kılmak hepimizin görevidir. Özgürlüğümüzü karanlık kapılar ardına hapsetmek, varlığımızı da inkar etmek demektir aslında. Hakikat, gerçeğin kendisi değil, yansımadır.
Her insanın parmak izinin ve göz retinasının dünyada eşi benzerinin bulunmadığı gibi düşünce yapılarının da eşsiz olduğuna inanırım. Bir olay karşısındaki fikirlerimiz veya olaya karşı verdiğimiz tepkiler bizim karakterimizin bir yansımasıdır. Fikrin doğruluğunun yanı sıra o fikri nasıl savunduğumuz da önemli bir etken olup bizim o fikre inanıp inanmadığımızı gösterir. “Fikirlerimiz paraşüte benzer, açılmadıkları zaman hiçbir işe yaramazlar.” diyor Atakan Korkmaz ve “Sağlam fikirlerden kuvvetli hareketler doğar.” diyor William Shakespeare. Şimdi iki grup insan düşünelim. İlk gruptaki insanlar fikirlerine sonuna kadar inandıkları halde bu fikirlerin gerçeklerle çeliştiğini söylüyorlar. Fakat bu gruptaki insanlar azim ve istikrarla fikirlerini savunmaya, daha kapsamlı araştırmalar yapmaya, kapasitelerini genişletmeye ve geliştirmeye, fikir haznelerini büyütmeye devam ediyorlar. Bu grubun hem kararlılıkları hem de fikirleri sağlamdır. İkinci grup ise fikirlerine inandıkları halde fikirlerinin gerçeklerle çeliştiği söylendiğinden o fikri savunmaktan vazgeçiyorlar ve direniş göstermeyerek yitip gidiyorlar. Bu grubun kararlılıkları oldukça zayıftır. Peki, bu gerçek kime göre neye göre gerçek? Nasıl ki tarihte her keşif bir önceki bilgiyi çürütebilme yetisine sahipse fikirler de öyledir. Bir insanın fikirleri gerçeklerle ne kadar çelişirse çelişsin eğer fikirlerinin insanlık tarihine bir katkısı olacağını düşünüyorsa o fikirlerden vazgeçmemesini isterim. Böyle olmasaydı Dünya’nın yuvarlak olduğunu nasıl ispat edebilirdi Macellan? Düşünsenize herkes aynı fikri savunsaydı o toplum gelişir miydi? Bilim insanlarına göz atalım: Thomas Edison, ampulü bininci denemesinde bulmuştur. Edison, fikri gerçeklerle çelişiyor diye denemeyi bıraksaydı bugün ampul icat edilmiş olur muydu? Evet, belki olurdu fakat kaç yüzyıl sonra olurdu işte bu büyük bir bilinmezlik dehlizi. Graham Bell telefonu icat edebilir miydi? İnsanlık tarihi boyunca birçok alanda toplumların gelişememesinin sebebi insanların fikirlerini beyan edememesi olmuştur. Toplumda birbirinden farklı fikirlerin olması o toplumun gelişmesi için önemli bir etkendir. Tek tip fikir yapılarının olması toplumların gerilemesine ve kaçınılmaz bir son olarak varlığının ortadan kalkmasına neden olur. “Uygulama zamanı gelen bir fikir, dünyanın tüm ordularından daha güçlüdür.” diyor Victor Hugo. Burada aslında bize bir toplumun varlığının sadece toplarla, tüfeklerle değil herkesin aynı fikre inandığı ve o fikri savunduğu bir dünya yapısı ile de olabileceğini savunur. İşte bu tam bir distopya olurdu. Unutmayın fikirler silahlardan daha güçlüdür ve sizin en güçlü silahınız fikirlerinizdir. Bir fikir, bütün yeniliğin temelini oluşturabilir; bir medeniyetin çağ kapatıp çağ açmasına olanak sağlayabilir veya bütün dünyayı yerle bir edebileceği gibi bütün dünyayı arşa da çıkarabilir. Fikirlerimiz bizim onlara olan inançlarımız sayesinde doğar, büyür, gelişir ve yeniliklere kendini açar.
Değişen ve gelişen dünya için her buluş bir yakut değerindedir, tabi buna öncülük eden fikir de. Dünyanın en zengin yerini biliyor musunuz? Çin değil, Dubai değil,Amerika değil; mezarlıktır çünkü mezarlıklarda hiç keşfedilmemiş fikirleri bulursunuz. Hiç girişilmemiş işleri, söylenmemiş şarkıları, yazılmamış kitapları, geliştirilmemiş fikirleri ve fark edilmemiş insanları bulursunuz çünkü onlar korkmuşlardır risk almaktan. Halbuki risk alsalar belki de dünyanın en iyi şarkılarından, en iyi icatlarından ya da en iyi kitaplarından birinin sahibi olacaklardı. Siz fikirlerinizi söylemekten, onu en iyi şekilde savunmaktan ve korumaktan vazgeçmeyin. Bırakın fikirleriniz gerçeklerle çelişsin, sizin fikirleriniz geliştikçe o gerçekler de sivri bir kalem ucunun yavaş yavaş yumuşaması gibi yumuşayacak ve fikirlerinizin doğruluğunu ortaya çıkartacaktır. Sabit fikirli bir insan olmayın, fikirlerinizi değiştirin ve geliştirin. Eğer fikirlerinizden hemen vazgeçerseniz o mezarlıklardan birisini de sizin için ayıracağım çünkü ifade etmediğiniz bir fikrin insanlık için ya da sizin için hiçbir yararı yoktur. O kör kuyulardan birinde asla olmayın.