Yazar Rumuzu: mavi3214

 Eser Sıra Numarası: 24022023eser02


                                                           Gerçeğin Doğrusu

   Dünyanın kuruluşundan bu yana kolay kabullenilmeyen bir şey varsa o da hiç şüphesiz gerçeklerdir.  İnsanoğlu kendi düşüncesine tezat çoğu şeye ön yargı ile yaklaşır ve fikirlerini gözden geçirmek istemez. Çoğumuz yaşam içerisinde gerçeği aramayız, daha doğrusu gerçek diye bir sorunumuz yoktur. Çünkü çoğu zaman gerçeklerin doğuracağı sonuçlar risklidir. Yüzyıllar boyunca bilim dünyasında etkileyici çalışmalara imza atmış insanların çoğunun öldürülmesi de bu düşünce sisteminin sonuçlarından birisidir. Engizisyon mahkemelerinin en bilindik kurbanlarından Galileo, sayılar evreni yönetiyor diyen Pisagor, Avrupa’da ilk kez kan dolaşımını doğru şekilde inceleyen Servetus, bilgisayar biliminin kurucusu olan Turing ve daha birçoğu. Hepsinin toplumdan dışlanmasının, akıl almaz zorluklarla mücadele etmesinin tek bir ortak noktası var: “Döneminin düşünce yapısıyla çelişen gerçekleri savunmaları.” Bunca çabaya rağmen fikir sahiplerine baskı uygulayanlar, gerçeklerin ilerlemesini durduramadılar. Bir şeyi kabul etmeliyiz: Gerçeklerin üstüne bir tablo asamadığımız gibi kilitli bir kasaya koyup çıkmasını da engelleyemiyoruz. İçinde bulunduğumuz dünya düzeninde bile bildiklerimizin doğruluğunu zaman ayarlarken bunun önünde durmanın bir faydası yok.

   Çoğunluğun etkileneceği bir gerçek fikirlerimizle çelişse bile önünde durmak gibi bir lüksümüz olmamalı. Yalnızca sonuçlarının sadece bizi ilgilendireceği gerçeklere öznel düşüncelerimizi eklemeliyiz. Bu yüzden işin toplumsal kısmında gerçekler konusunda hassas olup şahsımızı etkileyen kısmında daha farklı bir yol izlemeliyiz. Sonuçta toplum adına aldığımız kararlar büyük sonuçlar doğururken bireysel kararlarımızın sonucu sadece bizi ilgilendirir. Bu kararları alırken de yeniliklere açık olmak oldukça önemli. Yeniliklere açık olduğumuzun bir göstergesi de günlük hayatta bir fikir beyan ederken: “Şu an için böyle düşünüyorum. Şimdilik düşüncem bu.” gibi cümleler kullanmak. Şunu unutmamalıyız: Doğrularımızın belirli bir ömrü var ve zamana göre şekil alıyorlar. Fikirlerimizi sürekli güncellemeliyiz ki akıp giden şu zamanda durağan kalan tek şey biz olmayalım. Ortada bir gerçek varsa tarafsız bir şekilde hareket etmeliyiz. Aksini yapmak bizi sadece geriye götürür, zaman kaybettirir.

   Gerçeklere verdiğimiz önemi ise iki kısımda incelersek daha kolay ayrım yapabiliriz: Bizi kısa vadede etkileyecekler ve uzun vadede etkileyecekler. Bunu yaptıktan sonra işimiz biraz daha kolaylaşır. Çünkü verdiğimiz değer miktarını bu yöntemle daha iyi anlarız. Örneğin dışarı çıkacaksak ve hava durumuna bakıyorsak yağmurlu gösterse bile bazen tahminlerimize göre giyinip çıkıyoruz. Çünkü gün içinde yağmur yağsa bile bize vereceği en fazla hasarın birkaç gün hasta olmaktan ileriye gitmeyeceğini biliyoruz. Hayatımızda kalıcı bir etki bırakmayacağının farkındayız. Ancak yeni bir eve taşınacaksak bundan sonraki hayatımızı etkileyeceğini göz önünde bulundurarak bir seçim yapıyoruz. Örneğin Amerikan tipi mutfağın daha estetik olduğunu düşünürken araştırdıktan sonra hijyen açısından sağlıklı olmadığını öğrenip bu fikrimizden vazgeçebiliriz. Bu konuda ısrar edersek sonuçları bizden başka kimseyi etkilemeyecektir. Ortada bir gerçek var ve bunu görmezden gelmek büyük ölçüde hayatımızı zorlaştırır. En başından görmeli ve ona göre hareket etmeliyiz. Yani bizim gerçeklere, hayatımızı ne kadar etkileyeceğine göre bir önem vermemiz gerekiyor. Bir nevi etki tepki meselesi gibi düşünebiliriz. Hayatımızda ne kadar yer kaplıyorsa o kadar değer veriyoruz. Ortada mevzu bahis bir gerçek var ise tüm insanlara uğradığı gibi bizimle de karşılaşacağını göz önünde bulundurmalıyız.

   Tüm olgu ve olaylara geniş pencereden bakmamız önemli. Fikirlerimizi kendimizden bir parça olarak gördüğümüzde sonrasında değiştirmemiz veya bırakmamız oldukça zorlaşacaktır. Düşüncelerimizin değişeceğinin bilincinde olup gerçekleri herhangi bir kalıba sokmaya çalışmamalıyız. Bu düzeni dengeleyebilmek adına değişime ve farklılığa da her zaman açık olmalıyız. Bu yüzden inandığımız fikirleri gözü kapalı savunmak yerine tarafsız bir şekilde inceleyip o an için doğru olanı ortaya koymalıyız. Gerçeğin en büyük düşmanının tarafgirlik olduğunu anlayıp belli kalıplarda boğulmamak için uğraşmalıyız. Bu yüzden ön yargılı olmak yerine sağduyulu davranmaya önem göstermeliyiz. Gerçekçi ve olgun davranmalı, isabetli kararlar almaya çalışmalıyız. Sonuçta doğru olan bir gerçeğe arkamızı dönmemiz, gölgemizin önümüze düşeceği anlamına gelir. Mantıklı bir şekilde araştırıp ona göre hareket etmeliyiz. Gerçekleri ne kadar erken fark edersek önlemimiz de o kadar kuvvetli olur. Fikirlerimizle çelişen bir gerçeğe hayatımızı ne kadar etkileyeceğine göre bir değer vermeliyiz. Unutmayın! Bizim işimiz gerçeklerin düşüncelerimize uygunluğunu sağlamak değil, düşüncelerimizin gerçeklere uygunluğunu sağlamak olmalı. 

 

önceki eser / sonraki eser

Bu blogdaki popüler yayınlar

Finalist Eserler