Yazar Rumuzu: rüzgar8296

 Eser Sıra Numarası: 21032023eser08


                                                     TAŞLAŞAN FİKİRLER VE İHANET

               Sizden benimle beraber bir dünya hayal etmenizi istiyorum, her şeyin aynı kaynaktan çıktığı bir dünya hatta bu kaynakta siz olun; fikirler, zevkler ve daha niceleri tıpkı sizin hayal ettiğiniz gibi artık kendinizi savunmaya, başkalarının ‘saçmalıklarına’ katlanmak zorunda değilsiniz ama her güzel hayalin olduğu gibi bununda bir bedeli elbet olacaktır.

               Bütün fikirlerin aynı yerden çıktığı bir ütopyayı hayal ederken, bunun zihnimize daha doğrusu fikirlerimize nasıl bir etkisi olacağını düşünelim.

               Düşünce, insanın kendisinin bir insan olduğunu anlamasını sağlayan yegâne unsurdur. Yaşam boyunca deneyimlediklerimiz ve başkalarından öğrendiklerimizle oluşur. İnsanın yapı taşı görevini üstlenen bu varlık oluşturduğu yapı gibi sürekli değişme halindedir ki kendisinin değişmediği tek yer canlının bilincinin bir daha açılmamak üzere kapandığı yerdir. Buna bakarak anlayabiliriz ki düşüncenin değişmemesi orada bir sorun olduğunun göstergesidir.

                İnsan yaşamı boyunca karşılaştığı sorunlara fikirleri aracılığı ile karşılık vermiş ve bu onun en büyük hayatta kalma mekanizması olmuştur. Bu ancak fikirlerin geliştirilebilmesi ve esnetilebilmesi sayesinde mümkün kılınmıştır.

               Düşüncelerin bir taş misali yerinde kıpırdatıl(a)maması insanın özüne, doğasına ve kimliğine terstir ki büyük şan ve şöhretin yanında devasa hayal kırıklıkları ve maskaralıklarla dolu olan insanlık tarihimizdeki en korkunç hatalar bu köhne ve ikiyüzlü anlayıştan gelir.

               Kafalarında kurdukları herhangi bir fikri aşırı şekilde idealize edenler zamanla başka hiçbir şeyi göremez ve duyamaz olurlar onlar için buna gerekte yoktur zaten. Hali hazırda mükemmel olan başka bir şeye kulak vermek mükemmelliğe yapılan bir ihanettir ve kafalarında kurdukları üstün dünyada ihanetlere katiyen yer verilemez, bu kişilerin fark edemedikleriyse bu taşlaştıran düşünceyle fikrin kendisine ve insanın ilerleme döngüsüne yaptıkları asıl ihanettir.

               Tam da merkezlerinde başlayan taşlaşma bütün vücutlarına ve özellikle vicdanlarına yayılır, kendi fikirleriyle uyuşmayan herkes ve her şey onlar için bir tehdittir. Önce aşırı idealcilik ile başlayan bu durum belki ilk başlarda kararlılık olarak görülebilir ama kişi kendini zihninde izole ettikçe gerçeğin ta kendisine karşı çıkmaya, onu dile getirenlere zarar vermeye başlar. Hayatın bir parçası olan bu doğruları ütopyasına uymadığı gerekçesi ile yok etmeyi bir amaç haline getirir.

               Bu ‘gerçeği reddetme dünyasının’ diğer bir zararı da insanı geriye götürmesidir. Düşünce insanın ilerlemesiyle oluşan ve onun gelişimini göstermenin yanında bizzat o gelişimi sağlayandır, onu taşlaştırmak ise bir süreliğine insanı olduğu yere sabitlemek ardından da geriye sürükleyerek giysi giymiş hayvanlara dönüştürmektir, zaten insan fikirleri olmadan başka nedir ki.

               Bizler fikirlerimiz sayesinde ilerledik ve dünyadaki yerimizi sağlamlaştırdık, bizim biricik yapıcımız ve kalkanımız olan fikir gerçeği reddettiğinde aynı zamanda yanlış zihinlerde bir silah hatta insanlığa karşı bir tehdit halini almış ve bir taş gibi dünyayı ve onun parçası olan insanı ezmiştir. 

               Bu sebeple bizi biz kılan fikrin değişen doğasına karşı gelmek ve ona karşı yapılan ihanetleri engellemek yine bizim yararımıza olacaktır.

               Bunun aksi ise bizi ancak bir zamanlar hayalini kurduğumuz o ‘saçmalıktan uzak’ ütopyanın harabeleri arasında karanlık ve izbe bir köşede getirdiği toz ve dumandan dolayı bir türlü göremediğimiz bir yıkımın tam ortasında, ‘Neden oldu bu?’ diye sayıklatan hazin bir sondur. 

 

önceki eser / sonraki eser

Bu blogdaki popüler yayınlar

Finalist Eserler