Yazar Rumuzu: süslü0309
Eser Sıra Numarası: 27022023eser10
KAFAMDAKİ LEGAL
Gerçek değişkendir, fikirler ise sabit. Legal gördüğümüz gerçekler sabit fikirlerle birleştiğinde kafamızdaki legallikten uzaklaşabilir. Bu durumda yeni gerçeklere açık olduğumuz kadar kendi fikirlerimizinde arkasında durmalıyız.
Fikirlerimle çelişen bir gerçeği gerçek olarak benimsemem için önce kendi fikrimin geçersizliğine inanıp ardından gerçekleri kafamdaki legalliğe oturtmayı öğrenmeliyim. Fikir sahibi olunan her durum gerçek olamayacağı gibi fikir sahibi olma durumu da her zaman doğru değildir. Sabit fikirlilik ve fikirlilik çoğu zaman iki zıt kavram halini alabileceği bazen kafamızda çok gördüğümüz fikirler aslında bir yoktan ibarettir. Sabit fikirliliği çoğumuz dediğinden başkasını demeyen olarak algılasakta bence yanlış bir algı. Cenap Şehabettin “Niçin mi fikir değiştiriyorum çünkü ben fikirlerimin sahibiyim kölesi değil.” Demiştir. Bu durum aslında düşünüldüğü zaman çok mantıklı bir söz fakat bu duruma birde farklı bir açıdan bakalım, belki de kişi doğruluğunu test ettiği sonuç olarak doğru zannettiği bir fikri savunmaktadır. Bunun gibi durumlar bakış açısına bağlı değişebilir. Örneğin Henry Huxley “Hepimizin aynı fikirde olması iyi bir şey değildir.” Sözüyle fikir ayrılıklarının birbirini kamçıladığını belirtmiştir. Bana göre bu sözün bir zıttını da Tolstoy söylemiştir. “İnsanlar arasında fikir ayrılıklarına ve hatalara neden olan şey kibirdir. Bu iki sözde bile fikir uyuşmazlığı vardır. Ama bunlardan hangisi kime göre gerçek. Henry Huxley’in sözüne benzer olarak Sigmund Freud “Hoşa gitmeyen bir fikrin doğru olmadığını düşünmek insanın doğasında vardır. Eğer bir insanın hoşuna gitmeyen bir fikir varsa o zaman o kişinin o fikrin aleyhinde argümanlar bulması hiç de zor olmayacaktır. Demiştir. Aslında bu durum birnevi bilim insanlarının yaptığı deneylerin nedenlerine de benzemektedir. Çünkü döneme göre gerçek olarak bilinen bir bilim insanın fikri başkasının fikriyle uyuşmayabilir. Bana göre uyuşmaması da çok güzel bir şeydir. Çünkü, tamam ortada bir gerçek var fakat bu gerçeğin doğruluğunun sorgulanması gerekmektedir. Belki de bu gerçek diye tanımlanan bilginin veya fikrin yanlış bilgi içeren sözler vardır. Bir gerçeğin en azından sorgulanması gerekmektedir. Uyuşmayan fikirler sayesinde bir fikir ortaya atılır ve belki de dönemin gerçeği yeni çıkan, yeni ortaya atılan bir fikirdir. Bu olaya bakarak gerçeğin değişken olduğunu söyleyebiliriz. Bazı insanlar kendi fikirlerine uymayan gerçeğin doğruluğunu test eder ve kendince kabul görürse, aklına uyarsa gerçek işte o zaman anlamını taşıyacaktır. Bazı insanlar da kendi fikirlerine önem göstermeden direkt çoğu kişinin inandığı, kendi fikirleriyle çelişen bir gerçeğe sorgulamadan inanır. Bu durum da aslında kişinin bakış açısına, yapısına, ve kendi özelliklerine göre de değişir. Mevlana ise bir sözünde “Herkes aynı fikirdeyse, hiç kimse yeterince düşünmüyor.” Demiştir. Bu sözüyle de bütün insanların fikirleri hep aynıysa orada kimse yeterince düşünmüyor çünkü mutlaka bir yerlerde eksiklikler olabilir fakat eksikliğin araştırılması lazım ki gerçek ortaya çıksın. Kimse bir çaba sarf etmeden o fikir değiştirilmez. Bu durum sınıf ortamına benzer, sınıfta konuyu anlayabiliriz fakat eve gidince tekrar etmezsek o konuyu unutabiliriz böylece tekrar etmediğimiz sürece o konu bir türlü aklımıza gelmez fakat o konu hakkında sınıfta öğretmenizle, arkadaşlarımızla beyin fırtınası yaparsak, görüşlerimizi paylaşırsak, görüşlerimiz ile ilgili tartışırsak eve gidince, üstünden zaman geçse de sınavda o konunun ismini görünce direkt içerdiği konuları da hatırlayabiliriz. Kısacası bir konuda herkes kendi fikirlerini beyan ederse iyi bir sonuca varılabilir.
Özetle fikirlerimle çelişen bir gerçek benim için tabii ki de önemlidir fakat önce kendi fikrimin yanlışlığına inanmalıyım ve kafamda legalliğe oturtmalıyım. Cemil Meriç’inde de dediği gibi “Düşünce şüpheyle başlar. Düşünce tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak hataya mahkum etmek değil midir?